9 Ağustos 2010 Pazartesi

3... 2... 5!

Hayat o kadar ilginç ki...

Yalnız bir anında bir kağıt buluşturup, kömür sivriltip bir şeyler yazıyorsun. Bir nevi içini döküyorsun işte. Sonra bunu bir şişeye koyup denize bırakıyorsun, dalgalar alıp götürsün diye... ve de unutuveriyorsun. Sonra, artık ne kadar zaman sonraysa, sen de 3 vakit ben diyim 5 vakit, kim bilir hangi kumsalda, eve dönünce nereye koyacağını bilemeyeceğin deniz kabuklarını toplarken bir bakıyorsun aha karşında o şişe... Daha ne diyim?
En son buraya yazalı kaç sene oldu hatırlamıyorum ama şöyle bir sallasam 3 sene derim. Üniversite şöyle bir sallama tahminler sayesinde bitti zaten. Mastır ebemi belledi, canım çıktı bitirene kadar. Şimdi ise doktora çıktı başıma (lafa bak, sanki kendim yazılmadım). Bilgisayar başında ne yaptığımı bilmezken aha karşımda ne göreyim: Yıllar önce yalnız bir anımda klavyemin tuşlarını dürtükleyip birşeyler yazıp, bir nevi içimi döküp (ya da dökmeyip) elektronik ağa bırakmışım, digitler birbirini kovalasın, komprese edip alıp götürsün diye... o hiçbir yere gitmemiş tabi ama, ben dönüp dolaşıp yine aynı yere geldim işte. Böyle dönüp dolaşıp aynı yere geri gelince kapalı bir devre çizmiş gibi hissediyorum kendimi (ki zaten öyle de oluyor).

Sanki yıllardır görmediğim bir dostuma rastlamış gibi oldum.

Hiçbir yere gitmemiş, öylece durup seni beklemiş bir dostunla yıllar sonra yine yollarınız kesiştiğinde ona ne diyebilirsin ki? Melankoli ile nostalji arası bir his kaplıyor insanın içini (bu ikisi için de bir türkçe karşılık bilmiyormuşum bak).
Sevgili Blog, sen görmeyeli neler oldu... Windows Vista ve Seven olmak üzere iki yeni işletim sistemi, Mac ise Snow Leopard isimli yeni bir kedi çıkardı... Bir blog olarak fikir baban ve seni bizimle taşıntıran repeller abin askere gitti geldi... İzlanda'da yanardağ patladı... ben ise 2 kitapta öykü yazdım. Yaa bak şaşırdın değil mi? Sana yazdığım zamanlardan beri bir takım ilerlemeler oldu bende de. Şimdi böyle yazdığıma bakma, malum melankoli ve nostalji arası garip hisler içerisindeyim. Şimdi bunu da yazıp bir şişeye koyup elektronik ağın meşgul dalgalarına bırakıcam. Belki 3 belki 5 vakte kadar, kim bilir yollarımız yine ne zaman kesişir.