31 Mayıs 2007 Perşembe

Bu gece..

Özledim seni..


Kayan yıldızlar tutulmuş dilekleri gerçekleştirir demiştin.

Bu gece, dileğimi bağladım bütün yıldızlara..

Düşüverse yıldızlardan biri yamacıma da

gerçekleşse dileğim bir an önce diye gökyüzünde gözüm..
Seni bekliyorum..

17 Mayıs 2007 Perşembe

Masal gibi aşklara..

"Masalların aksine, gerçek yaşamda yakışıklı prensin öpücüğüyle dalınıyordu rüyalar alemine.." Yer çekiminin etkisini azalttığı bu harikalar diyarında atılan adımlar ve dilinin ucundaki çakırkeyf melodi birden masal kahramanı yapıyordu seni de. Sanki en güzeli senmişsin hissiyle.

Yaşadığın masalın sonu yokmuş, o elmalar başına hiç düşmeyecekmiş hüsnüzannı ile gün be gün geçiyordu..

Satır satır mutlu hissetmeye devam ediyordu masal kahramanları..

Aşkta tecrübenin luzumu..

Eski sevgililer insana karın ağrısı yaratmaktan başka ne işe yararlar?

Görmezsin özlersin, görürsün başka türlü özlersin..
Konuşursun kötü olursun, konuşmazsın konuşmak istersin.
Öpersin pişman olursun, öpemezsin ah bi kerecik öpsem dersin.
Derdini sıkıntını paylaşmak istersin, anlatırsan pişman olursun anlatmazsan ah keşke konuşabilsek eski günlerdeki gibi dersin..
Arkadaş olalım dersin , beceremedikçe üzülürsün, arkadaş olmak istemezse yine üzülürsün..
Çok başlıklı boklu değnek diyebilir miyiz?
hah!ta kendisi!

İnsanların reset tuşu olamadığına göre hiçbir zaman tamamen unutmuş sayılmazlar eskilerini, ya da yaşanmamış..
Mutlaka günün birinde bir yerlerde üzer seni bi şekilde. Vakti zamanında o çok seviyorum, ölüyorum, sensiz nefes alamıyorum, seni üzeni-kıranı yakarım yıkarımların hepsi yalan oluyor.. Eee?
Hadi biri yalancıydı, diğeri de yalancıydı diyelim.. E hepsi mi yalancıydı , herkesinki mi?
Mantığa aykırı bişeyler yok mu ortada?

İnsanlar ayrıldıktan sonra kendi " mutluluk oyunları" kuralları paralelinde muhakkak ki eskiye bok atmak durumunda kalıyorlar. Aksi durumda unutamayan, ağlak, mutsuz insan modunda yaşamak zorunda kalıyorsun ömrünü. Ya günlerini geçmişi hatırlayıp hatırlayıp elinde mendil hüngür foşurt geçireceksin ya da geçmiştekine 1-2 bok atacaksın..?
Evre evre olmak kaydıyla bu 2 dönemi de yaşıyoruz galiba bizler.
Önce salya sümük devri, ardından bok atmaca karalamaca devri.. Zaten sonra zaman faktörü devreye girerek son kırıntıları da un ufak ediyor. Bir sürü güzel anıdan, aşktan, latifelerden geriye unlar ve ufaklar kalıveriyor:)
Çer çöp bir nevi.


İyi de arkadaşım, bünye çöplük olsun diye mi yaşıyorsun hepsini? Zamanına, harcadığın duygularına, yaşadıkların sonucu elde ettiğin önyargılarına yazık değil mi?
ne? "Tecrübe ediniyoruz amaa yaşadıklarımızdaaaan" mı diyorsun?
Git işine allah aşkına! Birini sevmekte tecrübe mi olur??

Diyorum ki özetle, onca giden aşk bana tecrübe bıraktı diyenler sizlere sesleniyorum..Hepinize kafam girsin..

Eskiden flört mü varmış? Ananenize babanenize sorun bakalım kaç tane eski sevgilisi varmış? neden, nasıl ayrılmışlar?

Bi sürü babane-dede örneği var günümüzde. 40-50 yıllık evli olan. Kaçının evliliğinin bunca uzun sürmesinin nedeni eski aşklarından edindikleri tecrübeler?
yedikleri, attıkları kazıklar vesaire?

Uzun süreli evliliklerin mutlulukların, sevgi birlikteliklerinin hepsinin becerisi başka yerlerde.
Çeşitte değil ki

Ben tecrübe edindim de, sonra şöyle davrandım da böyle davrandım da değil.




İnsanlar artık sevmeyi bilmiyorlar, alttan almayı, kavga etmeyi bile bilmiyorlar..
Ne de olsa devir değişti değil mi?!
İnsanlar seçmeyi de bilmiyorlar artık..
Ne de olsa biri gitse biri gelir dimi? Yaşasın modernlik(!)
Gitsin eskiler gelsin yeniler..
hem fena mı tecrübe işte dimi?
kafam girsin işte..
topunuza.

*******
Eski sevgililer, karın ağrısı, gerek yok..

28.11.06

İltifat

Gözleriniz diyordum bayan,
ne kadar yeşil ve ne kadar da derin farkında mısınız? daha önce kimseler soyledi mi bilmiyorum..

- o gördüğünüz,
göremediğiniz geçmişin yosun tutmuş gözyaşlarıdır bayım..
Bakmayınız, içiniz acır!
bakmayın, içim acır..

14 Mayıs 2007 Pazartesi

e.

kaldıramazsam kaldırırlar mı acaba hakikaten?

ha banu'm?

6 Mayıs 2007 Pazar

V

Entel kukuleta ne de güzel oturmuş kafama…

Yine seçkin bir toplulukla, yine seçkin bir mekândaydım dün gece. Happening ile performans sanatı arası (zaten tanımlanamazlığı özünde varolan[bu segmentleri aşıp bitirdik, fazlasıyla avangardıyız post-avangardın]) bir sanat edimi gerçekleştirdik. Bugüne dek yapılmış en kapsamlı performanslardan biriydi; sanatçıların sanat yaptıklarının bilincinde olarak sanat yaptıklarından bihaber (ki böylece tam da sanatın artık zaten transartantik© yapısına lönk (leaunk) oturacak şekilde gerçekleşmiş) bir edimdi bu. Estetik analizini yapmak -sanatçılarından biri olduğumdan- bana düşmez herhalde, -zaten anlamsallığından dolayı çok da gerekli değil- ama şunu söyleyebilirim: trajedi, komedi ve angajman olarak hayli nitelikliydi.

Bu vakıanın genel bir analizini yapmaya çalışmak gibi yüce ve cür’etkâr bir görev biçtim kendime.

Arada gözlüklü fotoğraflara bakmak da var.

<Çorbayı unuttuk bak.>

Hint: “Sanat hakkında ‘ilişkisel’ bir kuramın çerçevesinde karşılıklı-öznellik, yalnızca sanatın ‘ortamını’, ‘alanını’ (Bourdieu) oluşturan, sanatın algılandığı toplumsal çerçeveyi temsil etmekle kalmaz, ayrıca sanatsal pratiğin özü haline gelir.” (Bourriaud)